Okült İlmi Nedir? Eğitimsel Bir Perspektiften İnceleme Eğitim hayatımızda, bize öğretilen her yeni bilgi, zihnimizde izler bırakır ve dünyayı algılama şeklimizi dönüştürür. Öğrenmek, sadece bir bilgiye sahip olmak değil, o bilgiyi içselleştirebilmek ve onu hayatımıza entegre edebilmektir. Öğrenmenin dönüştürücü gücü, özellikle derin ve soyut kavramlarla uğraşan okült ilmi gibi konularda kendini daha belirgin bir şekilde gösterir. Peki, okült ilmi nedir ve eğitimsel perspektiften nasıl anlaşılabilir? Okült İlmi Nedir? Okült ilmi, genellikle gizli, ezoterik bilgilerin ve manevi pratiklerin araştırıldığı bir alandır. “Okült” kelimesi, Latince “occultus” kelimesinden türetilmiştir ve “gizli” ya da “gizlenmiş” anlamına gelir. Bu bilim dalı, bilinç dışı, doğaüstü ve…
Yorum BırakGüneşli Fikir Dünyası Yazılar
Mütekabiliyet TDK Ne Demek? Kavramın Tarihsel, Hukuksal ve Akademik Yansımaları Dilin Derin Katmanlarında Bir Kavram: Mütekabiliyet Kelimeler, yalnızca anlam taşımaz; aynı zamanda toplumların düşünme biçimini de yansıtır. “Mütekabiliyet” de bu türden bir kelimedir. Osmanlıca kökenli bu sözcük, Türkçeye Arapçadan geçmiş olup “karşılıklılık, eşdeğerlik, karşılıklı olma durumu” anlamına gelir. Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre mütekabiliyet, bir davranışın ya da uygulamanın benzerinin karşı taraftan da beklenmesi ya da yapılması durumudur. Bu tanım ilk bakışta basit gibi görünse de, kavramın tarihsel ve toplumsal yansımaları çok daha derindir. Mütekabiliyet, tarih boyunca hem diplomasi hem hukuk hem de toplumsal ilişkilerde adalet, denge ve eşitlik ilkelerini…
Yorum BırakMavi Boncuk Neye İyi Gelir? Siyaset Bilimi Perspektifinden Bir Analiz Bir siyaset bilimci için her sembol, toplumsal düzenin ve iktidar ilişkilerinin bir yansımasıdır. Mavi boncuk denince akla ilk gelen şey nazardan korunmak olsa da, bu küçük objenin toplumsal ve siyasal düzlemdeki anlamı bundan çok daha derindir. Mavi boncuk, kültürel olarak “koruma”, “bağ kurma” ve “onay alma” sembolü olarak işlev görür. Fakat daha yakından bakıldığında, bu işlevlerin tamamı aslında siyasal bir dilin metaforik yansımalarıdır. Mavi boncuk, toplumun güç dağılımını, otoriteyle ilişkisini ve bireyin bu düzende kendine yer açma stratejisini temsil eder. Peki, gerçekten mavi boncuk neye iyi gelir? Belki de asıl…
Yorum BırakLaf Edelim Ne Demek? Bir Antropolojik Perspektiften Bakış Kültürlerin Derinliklerine Yolculuk: Laf Edelim Laf edelim, kulağa sıradan bir konuşma arzusunu dile getiren basit bir ifade gibi gelse de, aslında çok daha derin kültürel anlamlar taşır. Bu ifadenin, Türkçe’deki kullanım biçimi, insanların ilişkilerindeki samimiyetin, toplumsal yapının ve kültürel ritüellerin bir yansımasıdır. Laf edelim, sadece bir diyalog başlatmak değil; aynı zamanda bir kültürel kodun, toplumsal yapıların ve kimliklerin ifadesidir. Bir antropolog olarak, dilin ve ritüellerin, insan toplulukları arasında nasıl birleştirici bir rol oynadığını keşfetmek oldukça ilginçtir. Laf edelim, aslında bir davet, bir araya gelme isteği ve birbirini anlamanın ritüel bir biçimidir. Laf…
Yorum Bırak“Gülrû” Ne Demek? Bir Felsefi Yolculuk: Etik, Bilgi ve Varlık Üzerine Düşünceler Bir filozof olarak, her kelimenin yalnızca anlam değil, aynı zamanda bir varlık biçimi taşıdığına inanırım. “Gülrû” kelimesi de bu anlamda sıradan bir sözcük değildir; dilin estetik dokusu içinde, hem duyusal hem de düşünsel bir iz taşır. Gülrû kelimesi, köken olarak Farsça “gül” (gül çiçeği) ve “rû” (yüz) kelimelerinin birleşiminden oluşur; “gül yüzlü” ya da “güle benzeyen yüz” anlamına gelir. Ancak bu tanım, yüzeyde kalan bir açıklamadır. Bir filozofun gözünden bakıldığında “Gülrû”, etik bir ideal, epistemolojik bir algı biçimi ve ontolojik bir varlık tezahürü olarak da okunabilir. Bu yazıda,…
Yorum BırakKalsiyum Fazlası Vücuttan Nasıl Atılır? Farklı Bakış Açılarıyla Derinlemesine Bir İnceleme Bazı konular vardır ki hem bilimsel hem de insani yönleriyle merak uyandırır. Kalsiyum fazlası da tam olarak böyle bir mesele. Bir yandan doktorlar laboratuvar sonuçlarına bakarak rakamlarla konuşur, diğer yandan insanlar günlük hayatlarında bu fazlalığın etkilerini hisseder. Ben, konulara farklı açılardan bakmayı seven biri olarak, bugün bu meseleyi hem bilimsel hem de toplumsal bir mercekten tartışmak istiyorum. Üstelik bu yazıda hem erkeklerin objektif, veri odaklı yaklaşımını hem de kadınların duygusal ve sosyal bakışlarını karşılaştırarak, daha bütüncül bir tablo çizmeye çalışacağız. Kalsiyum Fazlası Nedir ve Neden Oluşur? Kalsiyum, kemiklerimizin yapı…
Yorum BırakGözenekli Cilt Hangi Cilt Tipi? Bir Psikoloğun Gözünden Bedenin Sessiz Dili İnsan davranışlarını anlamaya çalışan bir psikolog olarak her zaman şu düşünceye sığınırım: Beden, zihnin aynasıdır. Duygularımız sadece sözlerde değil; yüzümüzde, duruşumuzda, hatta cildimizin yapısında bile kendini gösterir. Bu bağlamda “Gözenekli cilt hangi cilt tipi?” sorusu yalnızca dermatolojik bir merak değil, aynı zamanda insanın iç dünyasının dışavurumudur. Bir yüzün gözenekli olması, yüzeyde fazlalık gibi görünse de derinde bir açıklık, bir geçirgenlik anlamı taşır. Psikolojik açıdan gözenek, tıpkı insan ilişkilerindeki sınırların sembolü gibidir — ne kadar açık, ne kadar geçirgen olduğumuzun bedensel bir göstergesidir. Bilişsel Boyut: Cildi Okumak, Zihni Anlamak Bilişsel…
Yorum BırakToplumsal Yapının İzinde: Greyder Hangi Ülkeye Ait? Bir araştırmacı olarak kent sokaklarında yürürken insanların ayakkabılarına bakmayı severim. Çünkü ayakkabılar, sadece zemine basan nesneler değildir; ait olduğumuz kültürün, sınıfın, hatta cinsiyet rollerinin sessiz taşıyıcılarıdır. Bu gözlemlerden biri de beni “Greyder” markasına götürdü. Birçok insanın ayağında gördüğüm, dayanıklılığıyla dikkat çeken bu markanın kökenini araştırmak, aslında bir kültürel çözümlemenin kapısını araladı. Greyder’in Kökeni ve Ulusal Kimliği Greyder, Türkiye merkezli bir markadır. 1956 yılında Çorum’da kurulan firma, bugün hem Türkiye’de hem de yurt dışında tanınan bir ayakkabı üreticisidir. Adını, İngilizce “grader” kelimesinden alır — bu kelime bir yandan düzleştirici iş makinesine, bir yandan da…
Yorum BırakHaydi Söyle: “Onu Nasıl Sevdiğimi Kim Söylüyor?” – Sesin, Kalbin ve Geleceğin Hikâyesi Hadi gel, samimi olalım: Hepimizin hayatında bir an var — kalp boğazda düğümlü, dil “söyle” diyor ama ses “kim söylesin?” diye oyalanıyor. Tam orada filizleniyor bu cümle: “Haydi söyle onu nasıl sevdiğimi kim söylüyor?” Ben bugün, bir kahve masasında oturmuşuz gibi, hem geçmişin tozlu kasetlerinden hem bugünün bildirim seslerinden hem de yarının akıllı kulaklıklarından gelen bu sesin peşine düşeceğim. Çünkü bazen aşkın kaderi, kimin söylediğinde gizlidir. — Kökenler: Meyhaneden Radyo Stüdyosuna, Gönülden Gönüle “Haydi söyle” çağrısı, Türkçe’nin en sahici dertleşme kiplerinden biri. Köy odalarında anlatılan hikâyelerde, meddahın…
Yorum BırakAçık Öğretim Sınav Görevi Ücreti Ne Kadar? Edebiyatın Penceresinden Bir Bakış Bir edebiyatçı için kelimeler, dünyanın hem en ağır hem de en zarif yüküdür. Her sözcük, bir insanın emeğini, umudunu ve mücadelesini taşır. Bugün, belki sıradan bir konu gibi görünen Açık Öğretim sınav görevi ücreti üzerine konuşacağız; ama bu yazı, rakamların ötesine geçen bir anlatı olacak. Çünkü edebiyat bize öğretmiştir ki, her ücretin, her görev çağrısının ardında bir insan hikâyesi vardır. Görevin Sessiz Kahramanları: Sınav Gözetmenleri Bir sabahın erken saatlerinde, sınıflara sessizce giren gözetmenler… Ellerinde listeler, yüzlerinde ciddiyet, kalplerinde sorumluluk. Onlar, sınavların görünmeyen yazarları gibidir; her öğrencinin hikâyesinde bir satır,…
Yorum Bırak